30 Kasım 2021 Salı

7. Hafta: Piyasalar I "Formel Piyasalar"

7. PİYASALAR I: FORMEL PİYASALAR

Piyasa hem iktisatta hem de sosyolojide iyi tanımlanmış bir metanın alıcılar ile satıcılar arasındaki mübadelenin gerçekleştiği bir alan olarak anlaşılır. İktisadi kurama göre piyasada rekabet kusursuzdur. Bir başka deyişle piyasada bireylerin piyasa fiyatını belirleyen süreç üzerinde olumsuz etki yapmalarını etkileyen çok sayıda alıcı ve satıcı vardır. Ayrıca rekabet, piyasalar arasındaki ilişkileri de açıklar: tüm ürünler tüketicilerin sınırlı satın alma gücünü paylaşmak, tüm üreticiler de sınırlı toplam hammadde, makine, emek ve sermaye stoğu için birebirleriyle rekabet halindedir. Piyasa tüm tarafların birleştiği, bir araya geldiği çok geniş sınırları olmayan ticarî fiyatların hız ve kolaylıkla oluştuğu bir sahadır.

Piyasa kavramı, sosyal bilimlerin ilgi alanına girmeden önce, uzunca bir süre açıklanması gereken değil ölçülmesi gereken bir somut olay olarak tanımlanmış ve karakterize edilmiştir. Ancak günümüzde piyasa kavramı, tüketicinin sosyal yaşantısıyla, kültürel ortamıyla, günlük pratikleri ve hatta psikolojisiyle yakından ilgilenmektedir. Özet olarak iktisat sosyolojisi, piyasaları yalnızca tüketici boyutuyla değil bir bütün ve toplumsal bir yapı olarak değerlendirmekte, onu oluşturan koşullardan, geliştirme stratejilerine ya da var olan sorunlara çözüm bulma alanında çalışmaktadır. Piyasa; tüketim, üretim ve dağıtımı kapsayan sosyal ilişkilerin kurumsallaşmış bir türü yani kültürel, yapısal ve ekonomik faktörlerin etkileşimi halinde olduğu bir yapıdır.

23 Kasım 2021 Salı

6. Hafta: İktisat Sosyolojisi ve Neo-klasik İktisat

6. İKTİSAT SOSYOLOJİSİ VE NEO-KLASİK İKTİSAT

Literatürde hâkim ya da egemen iktisat olarak adlandırılan Neo-Klasik İktisadın ekonomiyi ele alış şekli ve varsayımları İktisat Sosyolojisinin her zaman gündeminde olmuştur.Bu çerçevede iki disiplin arasındaki yaklaşım farklılıkları ekonominin tanımından başlayarak kendini gösterir. Yunanca kökenli olup orijinal anlamı hanehalkı olan ekonomi kavramı kaynakların insanların ihtiyaç ve isteklerini tatmin etmesi üzerine odaklanır. Kıt kaynaklar ve sonsuz ihtiyaçlar temel bir bileşenler olarak sunulur.

Neo-klasik iktisadın aktörü olan homo economicus (iktisadi insan) kavramı bireylerin bir piyasa hakkında her türlü bilgiye sahip olacak şekilde kendi çıkarları doğrultusunda en rasyonel seçimi yapan, iktisat sosyolojisinin akötür olan ve sosyal, sosyal çevreye katılan ve karmaşık olarak nitelenen homo sociologicus’tur. Neo-klasik iktisadın savunduğu, bireylerin her zaman ve her koşul altında ekonomik anlamda rasyonel ve en uygun (optimal) kararlar verdiği varsayımına iktisat sosyolojisi karşı çıkmaktadır. insan etkileşimi ile hiç ilgilenmeyen neoklasik modelinin aksine yeni ekonomik sosyolojide sosyal eylem, dar rasyonel ve atomize olmuş aktör tarafından yerine getirilen bir eylemden çok devam eden ve çoğul kişiler arası ilişkilere gömülüdür.

16 Kasım 2021 Salı

5. Hafta: Toplumsal Tabakalaşma

5. TOPLUMSAL TABAKALAŞMA

Toplumsal tabakalaşma, toplumun katmanlar halinde bölünmesidir. Toplumsal tabakalaşmada, özellikle bireylerin meslekleri arasındaki eşitsiz konumlara dikkat çekilir. Toplumsal tabakalaşma ilkel toplumlarda köleliğin belirleyici olduğu bir tabakalaşma sisteminden, sonrası dönemlerde kast sistemi, statü ve toplumsal sınıflar şekilleriyle tabakalaşmaya evrilmiştir. Bölüm içinde göreceğimiz gibi Erik Olin Wright ve Frank Parkin toplumsal tabakalaşma hakkında çeşitli görüşlere sahip olsalar da en önemli kuramsal yaklaşımlar Karl Marx ve Max Weber tarafından geliştirilmiştir. Marx dikkati, toplumun ekonomik yapısının özelliği olarak sınıf yapısına çekerken Weber, sınıfı benzer bir şekilde ele alarak statü ve partiyi ondan ayırmıştır. Buna bağlı olarak Marx, toplumsal sınıfları üretim araçlarıyla ilişkileri bakımından tanımlar, Weber ise tabakalaşmayı çok boyutlu bir kavram olarak ele alır. Toplumsal tabakalaşma konusunda sınıf ve statüyü inceler. Erik Olin Wright hem Marx’tan hem de Weber’den etkilenerek kuramsal görüşünü oluşturmuştur. Frank Parkin ise, daha çok Weber kaynaklı bir görüş sergilemiştir.

Günümüzde sanayi toplumlarının çoğunda tabakalaşma sistemleri ekonomik ilişkiler çerçevesinde oluşmaktadır. Sosyal sınıfları hayat tarzı, eğitim ve kültür, iktisadi menfaat, iktisadi güç ve sınıf şuuru gibi faktörler belirlemektedir. Grupları kuşak içi ve kuşaklar arası hareketlilikleri açısından da değerlendiren sosyal hareketlilik ise kişilerin özelikle mesleki hareketliliklerini ele almaktadır. Toplumsal hareketlilik, grupları kuşak içi hareketlilik ve kuşaklararası hareketlilik olmak üzere iki temel hiyerarşide ele almakta ve yukarı ya da aşağı hareketlilikleri de içererek toplumsal grupların bir statüden başka bir statüye doğru olan hareketlerini kapsar.

Toplumsal cinsiyet toplumsal tabakalaşma açısından ele alındığında toplumsal cinsiyetinin kendisinin tabakalaşmanın en ciddi örneği olduğu görülür. Kadının statü olarak istihdam fırsatları, mülkiyet sahipliliği, gelir gibi konularda erkeklerin statüsüne göre dezavantajlı olması, toplumsal tabakalaşmanın toplumsal cinsiyet boyutunu ifade etmektedir.

9 Kasım 2021 Salı

4. Hafta: Kapitalizmin Kurumsal Temelleri

4. KAPİTALİZMİN KURUMSAL TEMELLERİ

Kapitalizmin ve sanayi üretiminin gelişimi bireysel ve toplumsal hayatta önemli değişiklikler yaratmıştır. Birçok sosyolog çalışmalarını bu konu üzerinde yoğunlaştırmış, hem farklı görüşler ortaya koymuş hem de ortak noktalarda birleşmişlerdir. Bu bölümde kapitalizm ve kapitalist toplumlarla ilgili düşünceleri en çok yankı uyandıran, Durkheim, Marks ve Weber’e yer vereceğiz. Durkheim kapitalist toplumlarda yaşanan sosyal ilişkileri ve sosyal mücadeleyi, sınıflar arasında değil meslek grupları arasında aramakta ve bunu işbölümü teorisi ile açıklamaktadır. Marx, kapitalist sistemin zayıflıklarını kapitalizmin ekonomik ve politik bir analizini yaparak anlamaya çalışmıştır. Weber ise, kapitalizmin kurumsal temellerini ekonomi, siyaset ve toplum arasındaki ilişkileri irdeleyerek ortaya koymuştur. Üçü de görüşlerini destekleyen kuramlar geliştirmişlerdir. Kimileri günümüzde hala geçerliliğini korumakta, önemli ölçüde destek görmektedir.

2 Kasım 2021 Salı

3. Hafta: Toplumlar ve İktisadi İlişkilerin Gelişimi

3. TOPLUMLAR VE İKTİSADİ İLİŞKİLERİN GELİŞİMİ

İnsanlık tarihi yaklaşık yarım milyon yıl önceye dayanır. Yerleşik düzene geçişin temeli olan tarım yalnızca 12 binyıl önceye, uygarlıklar ise 6 bin yıl önceye uzanır. Bütün bu zaman içerisinde toplumlar büyük değişimler yaşamıştır. Modern dönemde de değişmenin hızı yaşanan teknolojik gelişmelere baktığımızda ortaya çıkmaktadır. Modern dünyanın yaşam biçimleri ile toplumsal kurumlar, en yakın geçmişteki örnekleriyle bile karşılaştırıldıklarında kökten derecede farklı oldukları görülür.

Bizler önceki kuşaklara kıyasla çok daha belirsiz bir gelecekle karşı karşıyayız. Kuşkusuz daha önceki kuşakların yaşam koşulları bizden çok daha güvensizdi. İnsanlar doğal afetler, salgın hastalıklar ve kıtlıklar karşısında savunmasızdılar. Ancak bugün sanayileşmiş ülkelerde salgın ve kıtlıktan büyük ölçüde uzak olsak da, kendi kendimize yarattığımız toplumsal güçlerle baş etmek zorundayız.

Bu çerçevede bugünün dünyasında ve modern ekonomilerinde ilkel olarak tanımladığımız toplumların bir takım özellikleri yaşadığımız toplumları anlamak açısından önem taşımaktadır. Bu sebeple Toplumlar, “Sanayi Öncesi Toplumlar”, “Sanayi Toplumu” ve “İleri Sanayi Toplumu” olarak ayrılmıştır. Sanayileşme öncesi toplumlardan avcı-toplayıcılar, hortikültüralistler ve tarım toplumları ve daha sonra sanayi devriminin ortaya çıkardığı sosyokültürel ve ekonomik değişimleri ele aktaracağımız sanayi toplumu ve son olarak ise ileri sanayi toplumu ele alınacaktır. Sanayi toplumu, tarım toplumundan geçişte geçirdiği dönüşümlerle, yani sanayileşmenin toplum üzerindeki sosyo-ekonomik ve kültürel değişimleri ile fordist üretim süreci içinde incelenmiştir. Küreselleşme ile beraber şekillenen ileri sanayi toplumu ise post-fordizm ile birlikte ele alınacaktır.