Oligarşinin Tunç Kanunu göre, karar vericiler, doğrulanmak ihtiyacı içinde olduklarından dolayı, destek elde etmek için bilgiyi manipüle etmektedirler. Liderin etrafındaki insanlar doğru bilgiyi engellemektedirler. İktidar gücü gerçekleri görmeyi engellemektedir. Meselâ, bir kişi sadece halihazırda iktidarda olması sebebiyle seçilebilmektedir. Başarısızlığına rağmen sırf kendi temsilcileri olduğu için, kendi seçim bölgesinde takdir edilmektedir.
“Robert Michels yüzyıl kadar önce kaleme aldığı Siyasal Partiler isimli ünlü yapıtında sosyalist ve sosyal demokrat partiler, işçi sendikaları ve kooperatifler gibi nitelikleri gereği demokratik bir yapı ve işleyişe sahip olması gereken örgütlerde, çoğunluk yönetiminin niçin kaçınılmaz biçimde azınlık ve tek lider yönetimine dönüştüğünü açıklamaya çalışmıştı. Bu yazı Amerikalı sosyolog Seymour Martin Lipset’in Siyasal Partiler’in 1960 da yayınlanan İngilizce metni için yazdığı “Giriş”in Türkçe çevirisidir. Michels’in eseri bir hayli eskimiş olmasına karşın içerdiği tahliller ve verdiği örnekler bakımından günümüzdeki örgütler için de geçerliliğini korumaktadır. Demokrasi teorisi ve uygulamasının kaydettiği tüm çağdaş gelişmelere karşın siyasal partilerin ve sendikaların başındaki lider kadro- larının uzun süreler için değiştirilememesi, herhalde zamanımızın önemli çelişkilerinden biridir. Aşağıdaki tahlillerin de gösterdiği gibi sağ partilere göre sol partiler, işveren sendikalarına göre de işçi sendikaları nitelikleri ve amaçları gereği daha demokratik olmak zorundadırlar. Oligarşik eğilimlerin kaçınılmaz olduğu hususunda gerek Michels, gerek Lipset güçlü gözlem ve düşüncelere sahiptiler; bununla beraber her iki düşünür de demokrasi idealine yaklaşmak için sürekli çaba harcanmasından yanaydılar; çünkü bu kurumların iç yönetiminde demokrasiden her sapmanın toplum yönetimi ya da işçi hareketi için olumsuz sonuçlar doğurması aynı şekilde kaçınılmaz olacaktı. Ancak zamanımızdaki yaygın düşünceye göre demokrasi son tahlilde hukuki yaptırımlarla değil, yine de kütlenin ya da tabanın yani üyelerin irade ve oylarıyla gerçekleştirilmelidir. Nitekim ülkemizde sendikalara ilişkin olarak Mitchel’in değindiği oligarşik eğilimleri önlemek amacıyla getirilmiş bulunan çeşitli yasal düzenlemeler zaman içinde başta Uluslararası Çalışma Örgütü olmak üzere çeşitli kurum ve çevrelerin eleştirileri sonucu tasfiye edilmişlerdir. Bu kuruluşların söz konusu kurallardan kalanlarının tasfiyesine yönelik istek ve eleştirileri hala devam etmektedir. Ancak burada siyasal partilere göre işçi sendikalarımızda demokrasi idealine daha fazla yaklaşıldığını söylememiz mümkündür. Ne var ki yine de sendikalarımızın yönetiminde inanılması güç uzun sürelerde, adeta ömür boyu kalabilmeyi başaran işçi liderlerine rastlanabilmektedir.